Ana Sayfa / Kanserler / Lösemiler / Kronik Lenfositik Lösemi / Klinik Çalışmalar

Klinik Çalışmalar

Klinik çalışmalar, yeni tedavilerin yararlarını ve eğer varsa hangi yan etkilerin beklenebileceğini saptamak konusunda doktorlara yardım etmek için katı kurallar altında yürütülmektedir. Bu çalışmalarda KLL hastalarına daha iyi tedaviler sunmak ve bu hastaların yaşam kalitesini iyileştirmek için yeni ilaçlar, hedefe yönelik yeni tedavi tipleri ve yeni kök hücre transplantasyonu yaklaşımları incelenmektedir. Yeni tedavi yaklaşımları remisyon oranını artırmak ve KLL için iyileştirici tedaviler bulmak konusunda ümit vermektedir.
 
Yeni İlaç Tedavileri. Klinik çalışmalarda yeni ilaçlar ve yeni ilaç kombinasyonları üzerinde çalışmalar sürdürülmektedir. Amaç KLL için daha etkin tedaviler geliştirmektir. İlaç firmaları, akademik sağlık merkezleriyle işbirliği içinde klinik çalışmalar için sürekli olarak yeni ilaçlar sunmaktadırlar. Bazı klinik çalışmalarda mevcut ilaçların farklı dozlarda ve farklı şemalarda kullanımı konusunda çalışmalar yapılmaktadır. Klinik çalışmalarda KLL hastaları için kullanılan spesifik yeni ilaç tedavileri şunlardır
 
Ofatumumab. Ofatumumab CD20’yi hedef alan, araştırma aşamasında monoklonal antikordur. CD20 KLL tedavisinde anahtar hedeftir, çünkü KLL hastalarının B hücrelerinin çoğunda eksprese edilir. FDA Onkolojik İlaç Tavsiye Komitesi (ODAC) Arzerra ile yürütülen klinik çalışmalardan elde edilen verilerin bu ilacın, fludarabin  ve alemtuzumab  tedavisine refrakter KLL hastalarında büyük olasılıkla fayda sağlayabileceğine işaret ettiğini belirtmiştir.
 
Lumiliksimab. Lumiliksimab KLL hücrelerinin yüzeyindeki CD23’ü hedefleyen antikordur. Faz II ve faz III klinik çalışmalarında fludarabin, siklofosfamid ve rituksimab (FCR) ile birlikte kullanılarak relaps gösteren KLL hastalarında FCR aktivitesini artırıp artırmadığı incelendi.
 
Flavopiridol. Az sayıda standart tedaviye cevap veren yüksek riskli genetik hastalıkları olan KLL hastalarında flavopiridol üzerinde çalışmalar yapılmaktadır. Fludarabine refrakter KLL veya KLL’den kaynaklanan prolenfositik lösemi tedavisinde kullanılımıyla ilgili çalışmalar sürdürülmektedir.
 
Lenalidomid. Lenalidomid miyeloma hastalarını tedavi etmek için kullanılan oral ilaçtır. Hastanın immün sistemini kanser hücrelerine karşı saldırmak üzere stimule eden bir immünomodulatuar ilaçtır. İdame tedavisi şeklinde verilen lenalidomidin tedavi cevabının kalitesini ve süresini iyileştirmede güvenilir ve etkin olup olmadığını saptamak amacıyla faz III çalışmasını da içeren çeşitli klinik çalışmalarda değerlendirilmiştir. Bu çalışmada lenalidomidin etkileriyle plasebonun etkileri karşılaştırılacaktır. Ayrıca KLL hastalarında ikinci kuşak tedaviyi takiben lenalidomid kullanımı konusunda çalışmalar sürdürülmektedir. Minimal olarak tedavi edilen ve tedavi edilmeyen KLL hastalarında lenalidomid, fludarabin ve rituksimab kombinasyonunun, ilerlemiş relaps gösteren veya refrakter KLL hastalarında lenalidomid, fludarabin ve siklofosfamid kombinasyonunun kullanıldığı diğer çalışmalar mevcuttur.
 
Kök Hücre Transplantasyonundaki İlerlemeler. Klinik çalışmalarda allojenik kök hücre transplantasyonu ile ilgili yeni yöntemler üzerinde çalışılmaktadır. Araştırma ekipleri transplantasyon toksisitesini azaltmak için yeni yollar denemekte ve daha fazla KLL hastası için tedavi yöntemleri bulmaya çalışmaktadırlar.
 
Allojenik kök hücre transplantasyonu diğer standart tedavilere cevap vermeyen yüksek riskli KLL hastalarında araştırma aşamasında kullanılan bir tedavi seçeneğidir. Kök hücre donörüyle eşleştirilebilen dikkatle seçilmiş genç KLL hastalarında uygun bir tedavi olabilir.
 
“İndirgenmiş yoğunlukta” veya “nonmiyeloablatif” allojenik kök hücre transplantasyonu olarak adlandırılan modifiye allojenik kök hücre transplantasyonu diğer tedavilere cevap vermeyen KLL hastaları için bir diğer transplant seçeneği olabilir. İndirgenmiş-yoğunlukta transplant için hazırlanan hastalar, allojenik transplant yapılan hastalara verilen dozlarla karşılaştırıldığında daha düşük dozlarda kemoterapi ilaçları ve/veya radyasyon alırlar. Donör kök hücrelerinin rejeksiyonunu önlemek için immünsupresif ilaçlar kullanılır ve donör immün hücrelerinin melezleşmesi bu hücrelerin KLL hücrelerine saldırmasına imkan sağlar (“graft-versus-tümör etkisi” olarak adlandırılır). İndirgenmiş-yoğunlukta transplant ile test edilen teori transplant öncesi daha az toksik işlemlere maruz kalan vücudun transplanta daha iyi dayanabileceği görüşüne dayanmaktadır. Ancak, tam donör yerleşmesi meydana gelmekte ve istenen graft versus tümör etkisi ortaya çıkmaktadır.

 

Bu sayfayı paylaşabilirsiniz:
Facebook'ta Paylaş