Tedavinin Yan Etkileri

ALL normal kan hücre oluşumunu azaltır, ve kemoterapininde etkisiyle bu oran giderek düşer. Kemoterapi etkili olduğunda ilikteki kan hücreleri gibi lösemili hücre oluşumu da engellenir, bu da kandaki kırmızı hücrelerin (anemi), fagositlerin (nötropeni, monositopeni), ve plateletlerin (trombositopeni) şiddetli yetmezliğine neden olur. Kırmızı hücrelerin ve genellikle plateletlerin nakli gerekebilir, ve düşük beyaz hücre sayısından kaynaklanan enfeksiyonları engellemek ya da tedavi etmek için terapi gerekebilir. Kırmızı hücreler ve platelet nakilleri tedavinin olumlu etkileri görülene ve kan hücre sayısı normale dönmeye başlayana kadar bu hücrelerden yeterince bulunmasında etkilidir.
 
Ateş yükselmesi ve üşümeye başlama çok düşük beyaz hücre yoğunluğundan kaynaklanan enfeksiyonların belirtileri olabilir. Bu hastalarda, devamlı öksürük, enfeksiyonlara duyarlılık, boğaz ağrısı, ürinasyonda ağrı, sık gaita kaybı ya da enfeksiyon belirtileri olabilir. Tüm ziyaretçilerin ve sağlık çalışanların sürekli ellerini yıkamaları ve merkezi hattın titizliği enfeksiyon riskini azaltma açısından önemlidir. Merkezi hat enfeksiyonlara ya da tromboza (pıhtı oluşumuna) neden olabilir. Bu etkiler antibiyotikle tedaviye, pıhtılaşmayı önleyici ilaçların (antikoagulanlar) kullanımına, ya da merkezi hattın alınmasına neden olabilir.

Bakterilerin oluşma bölgesi olan dişetlerinin bakımı da enfeksiyonların önlenmesi için önemli bir bölgedir.
 
Antibiyotik terapisi fagositlerin (monositler ve nötrofiller, mikrop-yiyen hücreler) bozukluğundan kaynaklanan enfeksiyonların tedavisinde önemlidir. Ciltte ve burunda, ağızda, ya da kalın bağırsakta (kolon) normalde bulunan bakteriler ve mantarlar veya diğer insanlardan ya da çevreden aktarılanlar bu süre içerisinde enfeksiyon kapabilirler. Normal bağışçılardan beyaz hücre saklama yöntemleri ise gelişmiştir, böylece kan fagositleri yeterli miktarda alınarak çocuklara veya daha genç yetişkinlere aktarılabilir. Eğer enfeksiyon şiddetliyse ve antibiyotiklere yetersiz yanıt veriyorsa bu tedavi yöntemi garanti verir. 
 
Fagositlerin oluşumunu canlandıran kan hücresi geliştirme faktörleri kullanımı beyaz hücre sayısının az olduğu süreyi azaltabilir. En çok kullanılan geliştirme faktörleri granülosit koloni uyarıcı faktörü (G-CSF) ve granülosit makrofaj koloni stimulan faktörüdür (GM-CSF). Bu ajanlar sadece çocuklardaki özel durumlarda kullanılır.
 
Çoğu hastada, normal kan hücresi oluşumu tedavi tamamlandıktan sonraki bir kaç haftada döner; daha sonra hücrelerin nakli ya da antibiyotik kullanımı gerekmeyecektir. Kan hücre sayısı giderek normale döner, kişi sağlıklı kabul edilir ve kanda veya ilikte lösemili hücre bulunamaz. Bu bir remisyondur. Bu aşamada, arta kalan lösemi hücreleri aktif değildir. Normal kan hücre oluşumunu engellemezler, ancak yeniden büyüme ve löseminin nüksetmesine neden olma riski taşırlar. Bu sebepten dolayı kemoterapi şeklindeki ek tedavi devam eder.
Kemoterapi yüksek oranda hücre doğumunu (hücre bölünmesi) gerektiren dokuları işlevlerini görmeleri için etkiler. Yüksek orandaki hücre devri ağızdaki, ciltteki, bağırsaklardaki ve saç kökündeki zarlarda oluşabilir. Bu durum kemoterapiden sonra neden ağzın ülser olduğunu, ishali ve saç kaybının çok görüldüğünü açıklar. Kaşıntılarda olabilir.
 
Bulantı ve kusma tedavinin ıstırap verici özellikleridir. Nedenleri karışık olabilir. Etkileri bağırsaklardaki ve beyin merkezlerindeki faaliyetlerin sonucudur ve bu yüzden tetiklendiğinde kusmaya neden olur. Neyse ki, bulantıyı ve kusmayı gidermek için verilen ilaçlar bu ıstırap verici özellikleri giderir ya da azaltırlar.

Bazı ALL hastaları ise akupunktur tedavisini kemoterapiye bağlı bulantı ve kusma giderici olarak faydalı bulabilirler.

Tedavinin Uzun Vadeli Ve Gecikmiş Etkileri 

Kanser tedavisinin uzun vadeli etkileri tedavi bittikten sonraki aylar veya yıllarca süren, ilaçlardan-kaynaklanan yorgunluk gibi tıbbi problemlerdir.

Gecikmiş etkileri ise tedavi bittikten yıllar sonra ortaya çıkabilecek ya da görülebilecek medikal problemlerdir. Gecikmiş etkilerin bir örneği kalp hastalığıdır. ALL hastalığı için tedavi gören herkes uzun vadeli veya gecikmiş etki oluşturmaz. Bazı faktörler bu riski artırabilir; örneğin tedavinin cinsi ve süreci, tedavi dönemindeki yas, hastanın genel sağlığı ve cinsiyeti gibi.
 
Daunorubicin (Cerubidine®) gibi antrasiklinler çocuklardaki veya yetişkinlerdeki ALL’yi tedavi etmek için kullanılabilir. Ancak, bunlar kalp kası hasarı ya da kronik kalp yetmezliğine neden olabilir. Göğüs radyasyonu bu kemoterapik ajanlarla kullanıldığında, daha düşük dozdaki ilaçlarda bile kalp yetmezliği riskini oluşturur.
 
Çocuklar öğrenmeyi etkileyen uzun veya kısa vadeli yan etkiler görebilirler. Okula geri dönme, odak noktaları hastalığı yenme olan ailelere yeni zorluklar getirebilir. Olası yan etkilerin farkında olarak ve okuldaki yetkililerle beraber çalışarak aileler çocuklarına yardım edebilirler.
 
ALL hastalığı olan çocukların tedavisi gelişme geriliğine veya kısırlığa neden olabilir. Osteoporoz ve ikincil malign neoplazmı oluşumu ALL taşıyan, ilaçlarla ve radyasyonla tedavi gören veya kök hücre transplantasyonu olan çocuklarda görülmüştür.
 
İlaç tedavisi, radyasyon terapisi, ve kök hücre transplantasyonu gören yetişkinler ise doğurganlık sorunu, tiroit anormalliği, bilişsel bozukluk, ve ikincil malign neoplazmı riski taşırlar. 

 

Bu sayfayı paylaşabilirsiniz:
Facebook'ta Paylaş