Tedavinin Yan Etkileri

Enfeksiyon. Enfeksiyonlar KLL hastalarında sık rastlanan komplikasyonlardır. Aşağıdakiler enfeksiyon riskinde artışa neden olur
 
• Hastanın KLL hücrelerinin enfeksiyonlarla mücadele edecek antikor yapma yeteneğinin olmaması
 
• Kanda enfeksiyonla savaşan bazı hücrelerin özellikle nötrofiller ve monositlerin sayısında azalmaya neden olan kemoterapi etkisi.
 
Hastalığın seyri sırasında bakteriyal ve fungal enfeksiyonları tedavi etmek için genellikle antibiyotik tedavisi gerekir. Rekürren enfeksiyonları olan kişiler immün yetmezliğin düzeltilmesi için düzenli olarak immünglobulin (gamma globulin) enjeksiyonları alırlar.
 
KLL ile ilişkili düşük kan sayımı KLL tedavisiyle etkin biçimde düzelir. Bununla beraber, beyaz küre büyüme faktörleri kullanımı tedaviden sonra beyaz küre sayısı uzun süre düşük kalan hastalarda yararlı olabilir. Beyaz küre büyüme faktörü örnekleri
 
• Nötrofil sayısını artıran granülosit-koloni stimule edici faktör (G-CSF) [filgrastim (NeupogenR) veya pegfilgrastim ]
 
• Nötrofil ve monosit sayısını artıran granülosit-makrofaj koloni-stimule edici faktör (GM-CSF) [sargramostim (LeukineR)].
 
Anemi. Anemi (kırmızı küre sayısının düşük olması) kemoterapinin sık rastlanan yan etkisidir. Bazı KLL hastaları kırmızı küre sayısını artırmak için kan transfüzyonlarına veya kırmızı küre büyüme faktörlerinin uygulanmasına ihtiyaç duyabilirler. AranespR (darbepoetin alfa) ve ProcritR (epoetin alfa) kırmızı küre büyüme faktörlerine örnektir. KLL hastaları kırmızı küre büyüme faktörlerinin kullanıldığı tedavinin riskleri ve faydaları konusunda doktorlarıyla konuşmalıdırlar.
 
Richter Transformasyonu. KLL hastalarının yaklaşık %3’ünde KLL hücrelerinin özelliklerindeki değişiklikten dolayı hastalık agresif lenfomaya dönüşür. Bu durum “Richter transformasyonu” olarak adlandırılır. Bu KLL tipinin olduğu hastalarda belirgin şekilde genişlemiş lenf nodları, ateş ve kilo kaybı olabilir. Lenf nodu dışında kalan vücut parçalarında da lenfosit tümörleri gelişebilir.
 
Prolenfositler. KLL hastalarının yaklaşık %15’inde lenfosit ve “prolenfosit” olarak adlandırılan bir diğer beyaz kürenin karmasından oluşan lösemi hücreleri vardır (bakınız Åžekil 4, Panel D). Bu KLL tipi olan hastaların çoğunda hastalığın seyri diğer KLL hastalarının seyrine benzerdir. Bununla birlikte, bu tip KLL hastalarının relatif olarak küçük bir bölümünde kan hücreleri esas olarak prolenfositlerden oluşabilir; dalak daha fazla büyüyebilir ve hastalık tedaviye daha az cevap verebilir. Bu vakaların klinik çalışma içinde yürütülen tedavinin potansiyel faydaları konusunda doktorlarıyla konuşmaları teşvik edilir.
 
Otoimmün Hemolitik Anemi. Bazı KLL hastalarında kendi hücrelerine karşı işlev gösteren bir tip antikor oluşur. Bu “otoantikorlar” genellikle hastanın kırmızı kürelerini hedef alır ve kırmızı kürelerin hızla kandan uzaklaşmasına neden olur. “Otoimmün hemolitik anemi” olarak adlandırılan bu durum zaten düşük olan kırmızı küre sayısının etkilerini daha da kötüleştirir. Otoantikorları tanımlamak için “antiglobulin testi” veya “Coombs’ testi” kullanılır. Daha az sıklıkta antikor plateletlere karşı gösterir. “İmmün trombositopenia” olarak adlandırılan bu durum platelet sayısının belirgin şekilde düşmesine neden olur. Otoimmün hemolitik anemi ve immün trombositopenia tedavisinde bazen prednizon ve siklosporin kullanılır.
 
İkinci Kanserler. KLL hastalarında ikinci bir kanser gelişmesi riski genel populasyondan daha yüksektir. En sık görülen ikinci kanserler melanoma, yumuşak doku sarkoması, kolorektal kanser, akciğer kanseri, skuamöz hücreli deri kanseri ve bazal hücreli karsinomadır. Tedavi sonrası bazal hücreli karsinoma rekürrens oranı da genel populasyonla karşılaştırıldığında KLL hastalarında daha yüksektir. KLL hastalarında miyeloma oranı da genel populasyondan 10 kat fazladır. Hem tedavi edilen hem de tedavi edilmeyen KLL hastalarında akut miyelojenöz lösemi veya miyelodisplastik sendromlar gelişebilir. Fludarabin tedavisinin ikinci kanser riskini artırıp artırmadığını saptamak için daha ileri değerlendirmeler gereklidir. Bununla birlikte, alkilleyici ajanlarla yapılan tedavi bazı kanser hastalarında ikinci kanser riskini artırabilir.

 

Bu sayfayı paylaşabilirsiniz:
Facebook'ta Paylaş